Total ve bölümlü protezler, eksik dişlerin yerine konarak hastaların çiğneme, konuşma ve estetik ihtiyaçlarını karşılayan çıkarılabilir diş protezleridir. Total protezler, ağzında hiç diş kalmamış hastalar için tasarlanırken, bölümlü protezler, bazı doğal dişlerin mevcut olduğu durumlarda kullanılır. Bu protezler, hastanın ağız yapısına ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilir ve genellikle akrilik veya metal bazlı malzemelerden yapılır.
Total protezler, diş etlerine tam olarak oturarak vakum etkisi ile yerinde dururken, bölümlü protezler, kalan dişlere tutucular aracılığıyla sabitlenir. Her iki protez türü de, hastaların kaybettikleri dişlerin işlevselliğini ve estetiğini geri kazandırarak yaşam kalitelerini artırır.
Kron köprü (sabit) protezler, eksik dişlerin yerine konarak hastaların çiğneme, konuşma ve estetik ihtiyaçlarını karşılayan sabit diş protezleridir. Kronlar, tek bir dişi kaplayarak güçlendirirken, köprüler bir veya birden fazla eksik dişi tamamlamak için bitişik doğal dişlere veya implantlara tutunarak yerleştirilir.
Bu protezler, dayanıklı malzemelerden yapılarak uzun ömürlü kullanım sağlar. Diş hekiminiz, dişlerinizi ve çevre dokuları koruyarak, doğal dişlerinize en yakın görünüme ve fonksiyona sahip kron ve köprü protezleri tasarlar. Sabit protezler, ağızda sabit kalır ve günlük aktivitelerde maksimum rahatlık ve güvenlik sunar. Bu tedavi, diş eksikliklerini gidererek, ağız sağlığınızı ve yaşam kalitenizi önemli ölçüde artırır.
İmplant üzeri protezler, diş implantları üzerine sabitlenerek hastaların eksik dişlerinin yerine konmasını sağlayan protezlerdir. Bu protezler, tek bir dişi veya birden fazla dişi değiştirmek için kullanılabilir ve doğal dişlerin estetiğini ve fonksiyonunu taklit eder. İmplant üzeri protezler, sağlam ve güvenilir bir tutuş sağladığı için, çiğneme, konuşma ve genel ağız sağlığı açısından büyük avantajlar sunar.
İmplantlar, çene kemiğine entegre olduğu için protezler sağlam bir temel üzerine oturur ve bu da diğer protez türlerine göre daha stabil ve rahat bir kullanım sağlar. Diş hekiminiz, implant üzeri protezlerin sizin için uygun olup olmadığını değerlendirecek ve en iyi sonuçları elde etmek için kişiye özel bir tedavi planı oluşturacaktır. Bu protezler, eksik dişlerin yerini alarak, hastaların yaşam kalitesini ve özgüvenini önemli ölçüde artırır.
Tam protez, tüm doğal dişlerin kaybedilmesi durumunda kullanılan bir diş protezi türüdür. Halk arasında genellikle “takma diş” olarak bilinir. Bu protezler, diş kaybına bağlı olarak yaşanan yüz şeklindeki değişiklikleri, özellikle yanakların çökmesi ve çenelerin birbirine yaklaşması gibi problemleri düzeltmeye yardımcı olur. Ayrıca, diş eksikliği nedeniyle yaşlı ve yorgun bir ifadeye neden olan yüz görünümünü iyileştirir.
Dişlerin eksikliği, bireyin günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Yemek yeme, konuşma ve sosyal etkileşimler sırasında zorluklar yaşanabilir. Tam protezler, bu fonksiyonel zorlukları ortadan kaldırarak hastanın yemek yeme kabiliyetini artırır ve sosyal hayatında daha aktif ve rahat olmasını sağlar. Protezler, estetik bir görünüm sunarak hastanın kendine olan güvenini ve toplum içindeki etkileşimlerini olumlu yönde destekler. Bu sayede hem fiziksel hem de sosyal sağlık üzerinde önemli bir iyileşme sağlanmış olur.
Tam protezler, diş etine benzer bir renkte olan pembe akrilik reçinelerden üretilir. Bu protezler, alveol kret olarak adlandırılan çene kemiklerini geniş bir şekilde kaplar. Başlangıçta bu geniş kaplama, hastalar için biraz rahatsızlık yaratıyor gibi görünse de, genellikle kısa sürede hastalar tarafından rahatlıkla kabul edilir ve alışılır. Bu geniş kaplama, protezin stabilitesini ve konforunu artırırken, aynı zamanda çene yapısını destekleyerek yüz konturlarının korunmasına yardımcı olur.
Tam protezler, ağızdaki duruşlarını birkaç farklı mekanizma aracılığıyla sağlarlar. İlk olarak, protez ile diş eti dokusu arasında kalan tükrük, iki cam parçası arasında kalan su gibi bir adezyon kuvveti oluşturarak protezlerin tutunmasına yardımcı olur. Bu yapışma kuvveti, protezin ağız içinde stabil kalmasını sağlar.
İkinci olarak, protezler, diş eti dokularındaki doğal çukurluk ve çıkıntılara oturarak ekstra bir mekanik destek sağlar. Bu anatomik uyum, özellikle üst protezlerde, vakum etkisi yaratarak protezin daha sıkı tutunmasını sağlar.
Alt protezlerin duruşu, üzerine oturduğu alveol kret olarak adlandırılan çene kemiğinin yapısıyla yakından ilişkilidir. Alt çene kemiği ince ve düz olduğunda, protezin tutuculuğu azalabilir. Bu durum, özellikle alt protezler için bir zorluk teşkil eder. Ayrıca, dilin aktif hareketi, özellikle konuşma ve yutkunma sırasında, protezin yerinden oynamasına ve adezyon kuvvetinin azalmasına neden olabilir. Bu nedenle, alt protezlerin tasarımında dilin hareket alanını göz önünde bulundurmak önemlidir.
Son olarak, dudaklar ve yanaklar da protezin kenarlarına tam olarak oturarak ekstra bir destek sağlar. Bu doğru uyum, protezin kenarlarının ağız dokularıyla entegre olmasını sağlayarak protezin ağız içinde stabil kalmasına katkıda bulunur. Protezlerin bu şekilde uyumlu olması, hem konforu hem de fonksiyonelliği artırır.
Tam protezler, uygun şekilde tasarlandığında ve doğru uygulandığında genellikle kalıcı bir konuşma bozukluğuna neden olmazlar. Ancak, yeni takıldığında, özellikle dil ve dudakların proteze alışma süreci boyunca geçici olarak konuşma zorlukları yaşanabilir. Bu durum genellikle birkaç gün içinde iyileşir.
Bu geçiş dönemi sırasında, konuşma becerilerini geliştirmek için bazı pratikler önerilir. Örneğin, ayna karşısında yüksek sesle kitap veya gazete okumak, yeni protezle konuşmayı daha rahat hale getirebilir. Bu tür egzersizler, konuşma sırasında ağız ve dilin protezle uyum sağlamasına yardımcı olur ve sesin net çıkmasını kolaylaştırır.
Ayrıca, başlangıçta zorlanılan kelimeler üzerinde durmak yerine, daha rahat söylenebilen kelimelerle pratik yapmak daha etkili olabilir. Zamanla, konuşma sırasında doğru telaffuz için gerekli kas koordinasyonu ve dil hareketleri gelişecektir. Protezle uyum sürecinde sabırlı olmak ve gerektiğinde diş hekimiyle görüşerek protezin ayarlarını kontrol ettirmek de önemlidir.
Tam protezlerle yemek yemeye başlamak, özellikle ilk günlerde, biraz zorlayıcı olabilir. Protezlerinize alışmanız biraz zaman alacağı için, bu süreçte sabırlı olmanız çok önemlidir. İlk başlarda, protezinizle rahat bir şekilde yemek yiyebilmeniz için bazı önerilere dikkat etmeniz gerekebilir:
Yumuşak Gıdalarla Başlayın: İlk günlerde yumuşak ve kolay çiğnenebilen gıdalar tercih edin. Püre yapılmış sebzeler, yoğurt, çorba, omlet gibi daha az çiğneme gerektiren yiyecekler idealdir.
Küçük Lokmalar Alın: Büyük lokmalar yerine küçük parçalar halinde yemek yiyin. Bu, çiğneme ve yutma işlemini daha yönetilebilir hale getirir ve protezin yerinden oynamasını önlemeye yardımcı olur.
Dengeli Çiğneyin: Yemeklerinizi her iki tarafta eşit olarak çiğnemeye çalışın. Bu, protezin ağızda daha stabil kalmasına yardımcı olur ve çiğneme sırasında oluşabilecek herhangi bir rahatsızlığı azaltır.
Çok Sert Gıdalardan Kaçının: İlk birkaç hafta boyunca sert ve yapışkan gıdalardan kaçının. Bu tür yiyecekler proteze zarar verebilir veya yerinden oynamasına neden olabilir.
Yemek Yerken Dikkatli Olun: Yeni bir proteze alışma sürecinde, yemeğin ağzınızda nasıl hissettiğine dikkat edin. Bu, hangi gıdaların sizin için daha uygun olduğunu belirlemenize yardımcı olacaktır.
Bu öneriler, protezlerinize alışmanızı ve onlarla rahat bir şekilde yemek yemenizi sağlamaya yardımcı olacaktır. Zamanla, çeşitli yiyecekleri daha rahat yiyebilecek ve normal yeme alışkanlıklarınıza geri dönebileceksiniz. Eğer sürekli rahatsızlık hissederseniz, protezinizin ayarlarını kontrol ettirmek için kliniğimize başvurun.
Total protezler, tat alma duyusunu doğrudan etkileyen bir faktör değildir çünkü tat alma duyusu esas olarak dildeki tat alma tomurcukları tarafından gerçekleştirilir. Ancak, total protezlerin üst protezleri, damağı kapsayıcı bir şekilde tasarlandığından, bazı durumlarda yiyeceklerin damak ile temasını engelleyebilir. Bu durum, özellikle damakta yer alan dokunma ve sıcaklık gibi bazı duyusal algıların azalmasına neden olabilir, ancak tat alma duyusu üzerinde doğrudan bir etkisi yoktur.
Tat alma ile ilgili yaşanan bir değişiklik genellikle protezin ağız yapısı ile uyumsuzluğundan, ağız hijyenindeki değişikliklerden veya kullanılan malzemelerden kaynaklanabilir. Örneğin, protezin yaratabileceği ağız kuruluğu, tat alma duyusunun azalmasına yol açabilir, çünkü yeterli tükürük, tat moleküllerinin tat tomurcuklarına taşınmasında önemli bir rol oynar.
Bu nedenle, total protezler dolaylı yoldan tat alma deneyiminizi etkileyebilir, ancak bu genellikle geçicidir ve ağıza uyum sağladıkça veya protezlerin ayarları iyileştirildikçe azalır. Tat alma duyusunda kalıcı bir azalma yaşarsanız, kliniğimize başvurun.
Protez takıldıktan sonra, özellikle ilk kullanım döneminde, karşılaşılabilecek bazı yaygın sorunlar şunlar olabilir:
Vuruk: Protezlerin ağza tam oturmaması veya aşırı basınç uygulaması sonucu diş etlerinde veya ağız dokularında oluşan yaralar. Bu genellikle protezin aşırı sıkı veya yanlış uyumlu olmasından kaynaklanır.
Oynama: Protezin stabil olmaması ve yemek yerken veya konuşurken hareket etmesi. Bu durum genellikle protezin doğru ölçülmemesi veya çene yapısındaki değişiklikler sebebiyle olabilir.
Yanak Isırma: Protezin yanlış yerleştirilmesi nedeniyle yanak veya dilin sıkça ısırılması. Bu, protezin kenarlarının yanlış ayarlanması sonucu meydana gelebilir.
Eklemlerde Ağrı: Özellikle çene eklemlerinde, protezlerin uyumsuzluğu nedeniyle oluşan ağrılar. Protezin çene hareketlerine uyum sağlayamaması bu tür rahatsızlıklara yol açabilir.
Konuşma Bozuklukları: Protezler, özellikle yeni takıldığında, dilin hareketlerini kısıtlayarak veya değiştirerek konuşma şeklini etkileyebilir. Bu genellikle geçici bir durumdur ve alışma süreciyle düzelir.
Bu tür sorunlarla karşılaşıldığında, kliniğimizdeki hekimlerimizden destek alabilirsiniz. Ayrıca, düzenli kontroller ve takipler, bu tür sorunların en aza indirilmesine yardımcı olur ve protez kullanımınızı daha konforlu hale getirebilir.
Evet, protezler estetik görünümü önemli ölçüde etkiler. Protezler, dudak ve yanakları destekleyerek, dişsizlikten kaynaklanan veya zamanla meydana gelen kemik kaybı sonucu ortaya çıkan görsel bozuklukları düzeltme özelliğine sahiptir. Bu destek, yüzün daha dolgun ve genç görünmesine yardımcı olur.
Ayrıca, doğru seçilmiş ve yüze uygun tasarlanmış dişlerle yapılan protezler, sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda estetik açıdan da tatmin edici sonuçlar sunabilir. Modern diş hekimliği teknikleri ve malzemeleri sayesinde, doğal dişlere oldukça benzer, renk ve şekil olarak uyumlu protezler yapılabilmektedir. Bu, bireylerin hem gülüşlerini hem de genel yüz ifadelerini daha estetik hale getirir.
Evet, protezlerle rahat yemek yemek mümkündür, ancak bu genellikle bir alışma süreci gerektirir. Total protezlerle yemek yemeyi öğrenmek, bisiklete binmeyi öğrenmeye benzetilebilir; başta zorlayıcı olsa da, zamanla ve doğru tekniklerle oldukça rahat hale gelebilir.
Başlangıçta, özellikle yeni protez kullanıcıları için yumuşak gıdaları küçük lokmalar halinde tüketmek tavsiye edilir. Bu, hem çiğneme işlemini kolaylaştırır hem de protezin ağızda stabil kalmasına yardımcı olur. Ayrıca, yemekleri çift taraflı çiğnemek, dengeli bir baskı sağlayarak protezin yerinden oynamasını önler.
Zamanla, beyin çiğneme refleksini yeniden öğrenir ve bu işlem giderek daha az bilinçli çaba gerektirir. Kullanıcıların çoğu, birkaç hafta içinde protezlerle çeşitli gıdaları rahatça yiyebilir hale gelir. Ancak, her bireyin adaptasyon süreci farklılık gösterebilir, bu yüzden başlangıçta biraz sabırlı olmak önemlidir. Herhangi bir rahatsızlık veya sorun devam ederse, protezin uyumunu kontrol ettirmek için diş hekimine başvurmak faydalı olacaktır.
Protezlerin sürekli olarak takılıp takılmaması gerektiği konusu, kişisel ihtiyaçlara ve önerilere bağlıdır. Genellikle, yeni protez kullanıcıları için, dokuların proteze uyum sağlaması amacıyla ilk 24 saat boyunca protezin sürekli takılması önerilir. Bu süre zarfında protezler, ağız dokularının yeni duruma adaptasyonunu destekler ve daha hızlı bir alışma sürecine olanak tanır.
Ancak, bu ilk dönemden sonra, genellikle gece boyunca protezlerin çıkarılması tavsiye edilir. Bu, hem ağız dokularının dinlenmesine yardımcı olur hem de ağız hijyeninin korunmasına olanak sağlar. Gece boyunca protezlerin çıkarılması, diş etlerinin hava almasını sağlayarak irritasyon ve enfeksiyon riskini azaltabilir.
Eğer hastalar protezlerini hiç çıkarmak istemiyorsa, günde birkaç saat çıkarılması önerilebilir. Bu, özellikle uzun süreli protez kullanımında ağız sağlığını korumak için önemlidir. Bu durumda, protezlerin çıkarılması sırasında ağız bakımı yapmak ve protezleri temizlemek önem taşır.
Her durumda, protez kullanımı ve bakımı konusunda diş hekiminizin önerilerine uymak, en sağlıklı ve konforlu sonucu almanızı sağlayacaktır.
Protez kullanımıyla karşılaşabileceğiniz bazı sorunlar ve bunlara dair öneriler şu şekilde sıralanabilir:
Alt Protezlerle Uyum Zorluğu: Alt protezler, üst protezlere göre daha az stabil olabilir çünkü çene yapısı daha az destek sağlar ve dilin hareketleri alt protezin oynamasına neden olabilir. Sabırlı olmak ve protezlerinizi ayarlatmak için düzenli olarak diş hekiminizi ziyaret etmek bu sorunu azaltabilir.
Dil, Dudak ve Yanak Isırılması: Yeni protez kullanıcıları sıklıkla yanlışlıkla dil, dudak veya yanaklarını ısırabilirler. Bu genellikle, protezlerle uyum sürecinin bir parçasıdır ve zamanla azalır. Dil ve dudakların yeni protezlere alışması biraz zaman alabilir.
Yemek Yeme Zorlukları: Yeni protezlerle yemek yemek başlangıçta zor olabilir. Yemekleri daha küçük parçalara bölmek ve yemeğe eşlik eden sıvıları artırmak (su gibi), yiyeceklerin yumuşamasına ve çiğnemenin kolaylaşmasına yardımcı olur.
Konuşma Zorlukları: Bazı kullanıcılar, özellikle yeni protez takmaya başladıklarında konuşma sırasında zorluk yaşayabilirler. Bu sorunu aşmak için konuşma pratiği yapmak, ayna karşısında yüksek sesle okumak faydalı olabilir.
Vuruklar ve Ağız İçi Yaralar: Protezlerin ağza tam olarak uymaması durumunda, vuruklar ve ağız içi yaralar meydana gelebilir. Protezlerinizin uygun şekilde oturduğundan emin olmak için düzenli kontrol ve gerektiğinde ayarlatma önemlidir.
Hareketli bölümlü protezler, kısmi diş kayıplarında kullanılan ve tam protezler ile sabit köprüler arasında bir çözüm sunan protezlerdir. Bunlar, “parsiyel protez” olarak da bilinir ve çekilmiş bazı dişlerin yerine konulurken, kalan sağlam dişlerden destek alır. Parsiyel protezler, diş kaybının olduğu bölgeye göre tasarlanır ve hastanın mevcut diş yapısını en iyi şekilde tamamlamak üzere uyarlanır.
Klasik Akrilik Protezler: Bu protezler, daha çok akrilik materyal kullanılarak yapılan ve genellikle metal kroşelerle desteklenen geleneksel hareketli protezlerdir. Ekonomik bir seçenek olup, geniş diş eksikliklerinde tercih edilir.
İskelet Protezler (Metal Destekli Protezler): Bu tür protezler, bir metal iskelet üzerine akrilik dişlerin yerleştirildiği yapıdadır. Metal iskelet, proteze daha fazla dayanıklılık ve stabilite kazandırır. Ana dişlere, kroşe adı verilen metal tellerle veya hassas tutucularla bağlanır.
Tel Kroşeler: Geleneksel bağlantı yöntemidir ve metal teller kullanılarak destek dişlere tutturulur. Ancak, bazı durumlarda estetik açıdan ideal olmayabilir.
Hassas Tutucular: Estetik açıdan daha üstün olan bu bağlantı tipi, protezin dişlere daha az görünür bir şekilde bağlanmasını sağlar. Hassas bağlantılı protezler, görünürlüklerinin az olması ve daha doğal bir görünüm sunması nedeniyle tercih edilir, ancak maliyetleri tel kroşelere göre daha yüksektir.
Hareketli bölümlü protezlerin kullanımı ve bakımı, hastanın rahatlığı ve sağlığı için kritik öneme sahiptir. Düzenli temizlik ve hekim kontrolleri, protezin uzun ömürlü ve fonksiyonel kalmasını sağlar. Ayrıca, zamanla dişlerde ve çenede meydana gelebilecek değişikliklere bağlı olarak protezlerin yeniden ayarlanması gerekebilir.
Parsiyel protezler, diş eksikliklerinin fonksiyonel ve estetik olarak restorasyonunda etkili bir çözüm sunarak, hastaların günlük yaşamlarını iyileştiren önemli bir tedavi seçeneğidir.
Bu tip protezlerde tutuculuk, dişler üzerine gelen kroşeler denilen teller yerine destek dişlerin üzerine yapılan kuronlar ve tutucularla sağlanır. Halk arasında çıt çıtlı protezler olarak bilinen bu protezlerde hareketli kısım ağızdaki sabit protezlere özel tutucularla bağlanmaktadır. En önemli avantajları hem estetik hem de daha tutucu olmalarıdır.
Maliyetleri ise normal bölümlü protezlere oranla daha fazladır.
-Protezin olması ağız hijyenimize daha az dikkat edeceğimiz anlamına gelmemelidir. Aksine normal ağız bakımımızdan daha fazla özen göstermek gerekmektedir.
-Hareketli protezler her yemekten sonra mutlaka çıkartılmalı ve üzerindeki gıda artıkları su altında temizlenmeli ve ağız su ile çalkalanmalıdır.
-Gün sonunda sıvı temizleyici bir ajanla beraber fırça kullanarak temizlenmelidir.
-Protezler kesinlikle çamaşır suyu gibi çözücü içeren sıvılar içine konmamalıdır, bunlar protezin yapısını bozarak hem kırılganlığını arttırmakta hemde yüzeyini pürüzlendirerek daha fazla kirlenmesine neden olmaktadır.
Protezlerimi temizlemezsem ne olur?
-Ağız kokusu
-Protez altındaki dokularda tahriş ve mantar enfeksiyonlarının oluşumu
-Estetik problemler
-Mukozada yaralar ve enfeksiyonlar
-Dokulardaki tahrişe bağlı olarak protez uyumunda bozulmalar meydana gelebilir.
-Sabit protezler günümüzde uygulanan protezler içinde en yaygın kullandığımız protez seçeneğidir. Ağızda bir kaç dişin eksik olduğu durumlarda komşu dişler veya implantlardan faydalanarak yaptığımız restorasyon tipleridir.-Hastanın diş eksikliğine bağlı olarak kaybettiği estetik, konuşma ve fonksiyon gibi özelliklerini doğala en yakın şekilde tamamlayan protezlerdir. Bu protezler için kullanılan materyallerin çiğneme kuvvetine karşı yeterli dirence sahip olması, estetik özellikleri ve biyolojik dokularla uyumunun iyi olması tedavinin başarısında en önemli faktördür.
-Başarılı bir tedavide doğru endikasyon en önemli aşamadır. Kullanılacak materyalin seçiminde hekimin bilgi ve tecrübesine saygı göstermek tedavinin başarısı için gereklidir.
Destek dişlerin kökleri uzun ve kemik destekleri iyi olmalıdır. Her diş destek diş olarak kullanılamaz
Çok nadir olarak köpek dişleri kullanılarak yan keser dişlerin restorasyonlarında kullanılabilir. Bu tip protezlere kanatlı köprü denir. Destek dişin mutlaka uzun köklü ve iyi bir kemik desteğine sahip olması gerekir.
Köprü yapılırken kullanılacak destek diş sayısını; dişsiz boşluğun uzunluğu, destek dişlerin kök boyları ve kemik destekleri belirler.
Köprü protezleri ile sağlıklı dişlerimiz gibi her şeyi yiyebiliriz.
Protezler koku yapmaz, yani malzeme koku yapmaz gıda artığı koku yapar.Koku yeterli ağız hijyeni olmayan hastalarda protezin bakımsızlığına bağlı olarak oluşur. Özellikle köprü gövdelerinin alt kısımları çok iyi temizlenmelidir. Köprü ayaklarının çevresindeki diş etlerinde şişme ve kanama varsa mutlaka diş hekimine başvurulmalıdır.